8 Aralık 2014 Pazartesi

Silverline ve Yağız İzgül ile “Hikayesi Tadında Yemekler”

Bugüne kadar teknolojik, fonksiyonel, şık ve çevreci ürünler ile mutfaklarımıza ulaşan Silverline, şimdi de “Hikayesi Tadında Yemekler" ile yine bizlerle.  

Bir boomads advertorial içeriğidir.

Devamını Oku

21 Şubat 2013 Perşembe

'İyi Hissetmek' Kitabını Öneriyoruz



İYİ HİSSETMEK İYİ HİSSETTİRİYOR 


İşte size iyi bir haber; kendinizi kaygı, suçluluk, kötümserlik, erteleme, düşük benlik saygısı ve depresyonun diğer "dipsiz kuyu" lardan ilaçsız kurtarabilirsiniz!İYİ HİSSETMEKte, psikiyatrisst David Burns duygularınızı harekete geçirecek ve hayata daha olumlu bakmanızı sağlayacak, bilimsel olarak test edilmiş teknikler sunuluyor. 

Duygudurumunuzdaki dalgalanmaların nedenlerini anlayın 
Olumsuz fikirleri kafanızdan silip atın 
Suçluluk duygunuzla başa çıkın 
Sevgi ve onay bağımlılığınızın üstesinden gelin 
Özgüveninizi arttırın 
"Hiç bir şey yapmamak" ile baş edin 
Depresyonun acı veren girdabından kurtulun 
"Okunacak ve tekrar okunacak bir kitap!" 
Los Angeles Times


Sayfa Sayısı: 412


Baskı Yılı: 2006



Dili: Türkçe
Yayınevi: Psikonet
Devamını Oku

5 Şubat 2013 Salı

Psikolojik Film>> Hayatımın Seçimi !



Psikolojik bir film olan '' Hayatımın Seçimi'' i sizlere tavsiye ediyorum.


Hayatında herkes elbet bir noktada bir dönüş noktasına gelir.Bu

noktada karar vermek çoğu zaman zordur fakat ortada verilmesi

gereken bir karar vardır.

Böyle bir film işte,kesinlikle izleyin.


Film İle İlgili Ayrıntılar:

-The Ledge 2011 ABD / Türkçe DUBLAJ-
IMDB Puanı: 6.4/10
Tür: Dram, Gerilim, Psikolojik
Yönetmen: Matthew Chapman
Oyuncular: Liv Tyler, Charlie Hunnam,
Terrence Howard, Patrick Wilson,
Christopher Gorham, Alyssa Tate
Müzik: Nathan Barr
Süre: 1 saat 41 dk



İnançsız bir insan olan Gavin, günün birinde bir binanın tepesine çıkarak ölmek veya hayatta kalmak arasında seçim yapmaya kalkışır. Yanına gelen polis memuru Hollis ise onu ikna çabasına girişir fakat bu yöntem biraz farklı olarak işlemeye başlar. İlerleyen zamanda Gavin, kendi yaşamıyla bir başkasının yaşamı arasında ikilemde kalır ve Hollis’in de yardımıyla son kararını verecektir. Bu sırada ikisinin de geçmişi hafızalarından akıp gider.



Liv Tyler’in yer aldığı film, inançlı ve inançsız iki insanın psikolojik savaşını da içinde barındırıyor. İlginç bir yapım olan ve kesinlikle izlemeye değer film için yorumlarınızı bekliyor; iyi seyirler diyoruz.



Devamını Oku

6 Ocak 2013 Pazar

Ygs'ye 2 Ay Kala Neler Yapılmalı !




Ygs ye 2 ay gibi kısa bir süre kaldı.


Öğrenciler her zaman ki gibi sene başında olan o heyecan daha da artacak.


Bu kısa sürede yapılması gereken çok şey var fakat yapılmaması gerekenlere daha çok dikkat etmeliyiz.


Öncelikle sakin olun,alt tarafı bir sınav.Sizin üzerinizdeki baskının farkındayım fakat bu baskıyı önemsemeyin ha bu herşeyi sallamak değil tabiki.


Ama kendinize güvenip sadece yapın.Baskının sizin elinizi kolunuzu bağlamasına izin vermeyin.

Kazanamaz isem naparım? diye düşüneceğinize nereyi kazanacağım! diyin.


Herşey kafada bitiyor.Herşey psikolojinizle alakalı.


Çalışıyorsanız zaten yaparsınız ama unutmayın.


Psikolojinizin önünüze geçmesine izin vermeyin.


Geçmiş tarihlerde bayılan,fenalık geçiren öğrenciler gördük.Sakin olmaya çalışın.



Biz başarmak için burdayız unutmayın başarı size yakın !
Devamını Oku

3 Ocak 2013 Perşembe

Çevredekilerin Görüşlerini Çok Dikkate Almak


Çevredekilerin Görüşlerini Çok Dikkate Almak


Hayat sahnemizde hepimiz birer oyuncuyuz.Bazen birşeyler yapıyoruz ve bu yaptığımız şeyleri yalnızca oyunculuk açımız neyse o açıyla görüyoruz.


Bazen kendi yaşam sahnemizde oyunculuğumuzu gözleyen, seyreden başkaları oluyor.Onların açısı bizden çok farklı.Mesela ben sahnede oynarken arkada ki elbisemin nasıl durduğunu görmüyorum.Ama izleyici koltuğunda oturan birisi benim elbisemi görebiliyor ve bazen ona bana '' bi dakka elbisenin arkası kalkmış vs..güzel durmuyor şunu şöyle yapsana''  dediği zaman onun söylediğini dikkate alabilmem benim varoluşum için bir zenginliktir.O benim göremediğim şeyleri görüyordur o zaman onu dikkate almalıyım.


Ama bunu , çevreyi tümüyle dikkate alarak başkalarının  düşüncelerini tümüyle dikkate almak,  noktasına getirdiğiniz zaman, o zaman biz kendi bireyselliğimizi yitiriyoruz.


Birileri bana o zaman  sen ne düşünüyorsun ? dediği zaman ben hep başkalarının bahçelerinin seslerini dinlemeye kendimi alıştırmışsam ve kendi bahçemin sesini kısmışsam o zaman bu soru karşısında ''vallaha bilmem onlar bilir '' diyorum.



E o zaman bu benim için, bana verilmiş bir vadeli yaşamı yürütmek için, kendi kaynaklarımdan vazgeçme anlamına geliyor.Ve bireylerin kendi düşüncelerinden kendi ürettiklerinden vazgeçmesi kadar onların yaşamlarında onları zorluğa sokucak bir başka şey yoktur.


...

Devamını Oku

1 Ocak 2013 Salı

Yaramaz Çocukla Nasıl Başedersiniz ?


Burada tabi yaş grupları çok önemlidir.


5-6 yaş öncesi çocuklarla bir yetişkin gibi konuşmak pek işe yaramaz.Çocuklara bu söylediklerimiz çok soyut geleceği için anlamazlar.


Şimdi burada çocuklara hikayeler anlatmak iletişimi kolaylaştırır ve daha çabuk anlamalarını sağlar.


Çocuğa hiçbir zaman 'senin yaptığın bu davranış çok yanlış onun için bunu bir daha yapmamalısın'  denmemeli.Onun yerine hikayedeki çocuğun yaptığı davranışların yanlış olduğunu ve sonucunda çocuğun mutlu olmadığını da göstererek dolaylı yoldan anlatmak gerekir.



Çocuklar özellikle ilkokul çağlarında çok şüphecidirler ailem beni burada bırakıp gidecek gibisinden bir korku,endişe yaşarlar.O nedenle onlara kafalarında bir soru işareti kalmayacak şekilde herşey net bir şekilde açıklanmalıdır.


Yaramazlık yapan çocukları cezalandırmak burada doğru bir davranış değildir.Çünkü cezalandırmanın kendisi negatif olduğu için sonuçları da negatif olacaktır.


Çocuğu cezalandırdığımız zaman çocuk yaptığı o davranışın ilgi çektiğini farkediyor ve o davranışı sürekli tekrarlama isteği hissediyor kendinde.

Çocuğa ceza vermek yerine yaptığı davranışların istenilmeyen davranışlar olduğu anlatılmalı.


Yaramazlık terimini aslında bu yetişkinlerin kullandığı bir terim yoksa çocuklar için yaramazlık diye birşey yok onlar yaşına göre davranıyorlar.Çünkü birşeyleri keşfetme içindeler.Bu nedenle bazı yaş dönemleri için normal davranışlardır.


Çocuklar 4-6 yaş arası sosyal kuralları öğrenmeye başlar.Bu dönemlerde yaramazlıkların azalması gerekiyor.Azalmıyorsa çocuğa karşı tutarsız bir tutum olabilir.Bunun için çocuk kendi kararlarını kendi vermeli fakat bu ailenin bilgisi dahilinde olmalı.Yani kuralları aile daha önceden kendi belirlemeli.



Devamını Oku

21 Aralık 2012 Cuma

Korkaklar Asla Kazanamaz


Korku ; Ruh Bilimleri Sözlüğü’nde “Gerçek ya da beklenen bir tehlike ile yoğun bir acı karşısında uyanan ve coşku, beniz sararması, ağız kuruması, yürek ve solunum hızlanması gibi belirtileri olan, ya da daha karmaşık fizyolojik değişmelerle kendini gösteren duygu.” Olarak ifade edilmiştir.

İlk dikkatimizi çekmesi gereken şey şudur ki : “Korku bir duygudur”. Korkarsınız ve bu duygu karşısında harekete geçersiniz.
Korkular hakkında en basit 2 temel ayrım yapılabilir.

1-Fiili Korkular. ( Gerçek ve İşe yarar korkular):
Nedir efendim bu korkular ? Biri bıçak çeker, araba da biri önüne çıkar, deprem olur korkarsın. Adrenalin seviyen yükselir. Bu adrenalin senin daha iyi mücadele etmeni sağlar.
Bizim bu korku ile işimiz yok. Bize faydası olan bir korkudur. Kavgadan falan da korur. Bizi esas ilgilendiren 2. tür korkudur.

2- Manevi Korkular ( Dikkat edilmesi gerekir ) :
Kişisel gelişim, başarı ve mutluluğun önündeki en büyük engel olan korku gurubudur. Korku bir duygudur ve insan duygularını kontrol etmeyi öğrenmelidir. Ehliyet sınavına giren bir insan neden korkar ki? Kullanıyorsan bu arabayı korkma, polisten neden korkarsın ki suçlu değilsen. Bir kızın yanına gidip tanışacaksın   ama ya terslerse, terslese ne olacak ki? Rezil olmak mı ? kime?
Kendine saygın varsa senin, kendinin ne olduğunu biliyorsan zaten korkacak bir şeyin kalmamıştır.   


Korkular insan hayatını yönlendirir. “Yeniden insan insana” kitabında okuduğum 2 hikaye aklıma geldi. Birinci hikayede iki kız kardeş köpek ısıracak diye korkularını öyle büyütmüşlerdi ki evden çıkmıyorlardı neredeyse. Bir gün evden çıkıp hemen taksiye binmek isterken köpek tarafından ısırılmışlardı. Diğer hikayede ise soğutma vagonu tamircisi soğutma vagonunda kilitli kalıp donarak ölmüştü, işin en ilginç yanı ise soğutma vagonu bozuk olduğu için çalışmıyordu. Yani soğuk olmayan bir yerde korkusundan sıcak yerde vücudunu dondurmayı başarmıştı zavallı adamcağız. 

Korkular bizim harekete geçmemizi engeller. Genç yaşlarda insan birinden hoşlandığını bile söylemeye korkar. İlk gençlik dönemlerinde ben de birinden hoşlanmıştım ama karşılık alamamıştım. Söylediğimde benimle dalga geçeceklerini biliyordum ama umurumda değildi. Sevmiştim ben yaa.. gece yatağıma yatar onu hayal ederdim. Tamam belki elini tutamamış belki beline sarılamamış olabilirdim ama seviyordum onu sevgime de engel yoktu ya.. 
O sıralarda “Orhan Veli” ile ahbaplığım vardı. Bir şiiri geldi aklıma..


Yatağım
Ben ki her akşam yatağımda
Onu düşünüyorum.
Onu sevdiğim müddetçe
Yatağımı da seveceğim....
Evet onu da yatağımı da seviyordum. Korkmadan söyledim sevgimi kalabalık bir ortamda. Dalga geçmeye başladılar benimle. “durun” dedim “ dinleyin..dalga geçiyorsunuz ama size bir soru. Ben sevdim, kalbim onun için attı. Gece yatağımda onu düşündüm. Sevdim ulan sevdim. Karşılık almak başka sevmek başka şimdi size soruyorum sevmekle mi dalga geçiyosunuz”  
Way beee.. belki de açtığım en eski serilerden biri idi ama ortamdaki kızların bana bakışları değişmişti. Bir anda haklı demeye başladılar. O gün bugündür korkmadan söyledim sevgimi karşılık alsam da almasam da. Kötü bir şey yapmıyorum ki, suç işlemiyorum ki , neden korkayım..


Eğer doğru bir şey yapıyorsanız korkmanız için bir neden yok. Bir kadına gidip taciz etmeden her şeyi yapmak caizdir. Yeter ki meselenin içinde taciz olmasın.

“Korkunun kendisinden başka korkulacak bir şey yoktur”
ve unutmayın dostlar insanlar yeteneklerini inkar etmeye meyillidir; çünkü var olduğunu söylersek onların kullanmak ve ispat etmek zorunda kalırız. İspat edememe korkusu yanında rezil olma korkusunu getirir.  Bir çok insan bütün hayatları boyunca bir şeylerden korktukları için istediklerine ulaşmaz.

Terk edilmekten korkan erkek ezdirir kendisini. Kılıbık olur. Korktukça işler berbat olur. Cesaret karşısında gelecek tepkilerden kaçmak “ rahatlık alanı” içinde sefilce oturmaktır ama asla bir bok olmazsın.  
Mustafa Kemal Paşa korkak olsaydı bunlar asla olmazdı. Hayat cesurları sever. Ve hayattaki en büyük risk; risk almamaktır.


KORKULARINIZLA YÜZLEŞİN…
Saygılarımla…
JoKeR – 
Devamını Oku